ESO HABER | Konuk Yazar Ünal Şakar: Kriz Dönemlerinde Üretim Şirketlerinin Alması Gereken Önlemler
“Finansal krizler, piyasadaki riskin görünür hale gelmesidir.”
Nouriel Roubini finansal krizlerden “beklenmeyen değil, gizlenen risklerin açığa çıktığı kaçınılmaz olaylar olarak” bahsetmiş, krizlerin biriken ekonomik ve finansal kırılganlıkların ve politika hatalarının öngörülebilir bir sonucu olduğunu ifade etmiştir Nihayet 2008 yılı küresel finansal krizi patladığında, eski Fed Başkanı Alan Greenspan “Bu finansal kriz … olması beklenen bir kaza idi. Riskli işlemlerin doğru fiyatlandırılamaması, bu krizi hazırladı.” demiştir.
Kriz dönemlerinde, belirsizlik ve hızlı değişen koşullar şirketleri bazı önlemler almaya zorlamaktadır. Şirketlerin alacağı söz konusu bu önlemler krizin olası etkilerini önemli ölçüde azaltabilir.
Kriz dönemlerinde;
1. Şirketler için önemli olan kar etmekden ziyade hayatta kalıp, varlığını sürdürmektir. Bu bağlamda likidite yönetimi öne çıkar.
- Nakit akışlarını günlük olarak, en az 90 günlük bir öngörü ile hazırlamak gerekir. Bunu yaparken beklenen nakit akışlarında; satışlarda azalma, tahsilatlarda gecikme, tedarikçilerin vade sürelerinin kısalması gibi nedenlerle ortaya çıkabilecek olumsuzlukların gerçekleşme ihtimalinin dikkate alınması, stres testi yapılmasını faydalı kılar.
- Diğer dönemlere kıyasla öne çıkan bir diğer konu da İşletme sermayesi ihtiyacının doğru olarak hesaplanabilmesidir. Bunun için Faaliyet Devri Katsayısı (Operating Cycle Coefficient) vb. yöntemlerden yararlanılması önerilir.
- Şirketler ABC analizi yaparak kritik olmayan stok kalemlerini (non-critical inventory) azaltıp stok tutma maliyetlerini düşürmelidir. Bu da nakit akışını iyileştirir.
- Hareketsiz stokların (ham madde ve yarı mamul) zaman kaybetmeden paraya çevrilmesi likidite yönetimine katkı sağlar.
- Çalışılan bankalarla olan iletişimi güçlendirmek, kredi limitlerini arttırmak önemli bir diğer husustur. Bunun yanısıra bankalar dışında, faktoringe de yönelmek likidite yönetimi açısından faydalı olur.
- Sat ve Geri Kirala (Sale & Leaseback) işlemi yapılabilir. Bu yöntem bir şirketin sahip olduğu bir varlığı bir leasing şirketine satıp aynı anda geri kiralamasıdır. Bu yöntem özellikle nakit akışı bozulan ve kredi için teminat bulamayan ancak operasyonlarını sürdürmek için varlığı kullanmaya devam etmek zorunda kalan şirketler tarafından tercih edilir.
- Kur, faiz ve emtea riski yüksek ise şirketin hedge stratejilerine (forward, futures vb.) başvurması gerekir.
- Şirketler kriz dönemlerinde vadeli satış yerine nakit akışını güçlendirmek için ‘nakit iskontosu’ uygulayabilir. Şirket bu durumda tahsilat riskini azaltırken banka kredisine göre göreceli daha ucuz bir finansman kaynağına da ulaşmış olur.
- Müşterilerle ve tedarikçilerle ödeme vadelerinin yeniden müzakere edilmesinde fayda vardır. Müşterilerle mevcut vadeyi kısaltmak, tedarikçilerle uzatmak likidite yönetimine katkı sağlar. Bu da müşteri ve tedarikçilerle güvene dayalı ilişkileri güçlendirmek anlamına gelir.
- Şirket sahip olduğu bazı gayrimenkulleri, kullanılmayan makineleri, bazı araçları vb. satarak likiditesini kuvvetlendirebilir.
- Likidite yönetimini etkileyen temel finansal rasyolar (cari oran, asit-test oranı, nakit oranı, alacak devir hızı, stok devir hızı vb.) yakından takip edilmelidir.
2. Operasyonel verimliliği arttırmak bir diğer önemli konudur. Operasyonel verimlilik sadece süreçlerle (süreçlerin sadeleştirilmesi, kaynakların optimal kullanımı vb.) değil, çalışanların motivasyonu ile de ilgilidir.Bu yüzden şirket çalışanları ile her zamankinden daha fazla iletişim içinde olmak, onları prim, teşekkür vb. ile motive etmek yararlı olur.
3. Şirketler küçülmeye (downsizing) gitmelidir. Küçülmek demek sadece işgücünün azaltılması değil, bazı departmanların küçültmesi veya kapatılması, faaliyet hacminin daraltılması, sürekli zarar eden veya düşük kârlılık sunan, stratejik önemi azalmış bazı işkollarından çıkılması anlamına gelir.
4. Yalın (lean) uygulamalara yönelmek gerekir. Söz konusu bu yalın uygulamalar içinde Kaizen Atölyesi ya da bilinen diğer adıyla Kaizen Etkinliği (Kaizen Blitz) özellikle kriz dönemlerinde, çok kısa bir süre (1–5 gün) içinde hızlı, somut ve ölçülebilir iyileştirme yapmayı hedefleyerek öne çıkar.
5. Şirketler mümkün olduğunca katlanmak zorunda kaldıkları sabit maliyetleri değişken maliyetlere dönüştürmeye odaklanmalıdır. Outsourcing, parça başına ücret, esnek vardiya düzeni vb. uygulamalar şirketlerin sabit maliyet yükünü azaltabilir.
6. Mümkün olduğunca kısa vadeli borçlanmadan kaçınmak gerekir. Kısa vadeli kredilerin vadesi sınırlı olduğundan, şirketler sürekli kredi yenilemek zorunda kalabilir. Kriz uzarsa, kısa vadeli borçlar şirketler için sürdürülemez hale gelebilir. Bunun dışında şirket mevcut kısa vadeli borç stoğunu bankalarla anlaşarak uzun vadeliye çevirebilir (röfinansman) , ya da kredilerini yeniden yapılandırabilir.
7. Harcamaları zorunlu ve opsiyonel olarak sınıflandırmak, opsiyonel harcamalardan (danışmanlık, eğitim, sosyal etkinlikler, temsil giderleri vb.) krizden çıkana kadar mümkün olduğunca kaçınmak önemlidir. Bununla birlikte şirketin uzun vadeli rekabet avantajı sağlayacak yatırımlardan (Ar-Ge, dijitalleşme vb.) tamamen vazgeçmemesi gerekir.
8. Gerekiyorsa esnek vardiya sistemlerine geçmek şirket açısından fayda sağlayabilecektir. Ayrıca fazla mesailerin minimize edilmesi, mümkünse kaçınılmasında fayda vardır.
9. Ürün (SKU) bazlı kârlılık analizlerine odaklanmak, katkı payı (fiyat – birim değişken gider) düşük ürünlerden mümkünse vazgeçmek, onların yerine katkı payı yüksek ürünlere yönelmek yararlı bir önlem olabilir.
10. Yeni yatırımlardan kaçınılması alınabilecek diğer bir önlemdir.
11. Şirketlerin gelirlerini çeşitlendirmiş olması kriz döneminde kendilerine avantaj sağlar.Tek bir firmaya bağlı olan yan sanayiler kriz dönemini en zor atlatacak şirketler olur.
12. Yeni pazarlar, yeni müşteri segmentleri veya dijital satış kanalları geliştirilmelidir. Mümkünse yurt dışı pazarlara yönelip, söz konusu bu pazarlar içinde düşük maliyetli kanalların (distribütör, online B2B pazarları vb.) araştırılması gerekir.
13. Şirket özellikle çalıştığı kritik hammadde tedarikçilerini çeşitlendirmelidir.
14. Tasarruf potansiyeli yüksek olan kompresör, fırın vb. gibi alanlarda enerji analizi yapılması gerekir.
15. Siparişleri dikkatlice takip etmek, talebe göre üretim hızını ayarlamak gerekir. Bu dönemde yapılmaması gereken stok için üretim yapmak, stoğa para bağlamaktır.
16. Fire oranlarının azaltılmasına yönelik çalışmalara odaklanılması gerekir. Fire oranlarının azaltılması kârlılığı doğrudan etkiler.
17. Şirket değişen müşteri davranışlarına hızla uyum sağlamalı, mevcut makine ve ekipmanlarla üretilebilecek alternatif ürünler var ise onlara yönelmelidir.
18. Devlet tarafından açıklanacak teşvik ve desteklerin (SGK prim destekleri, vergi ertelemeleri vb.) yanısıra TOBB nefes kredisi vb. yakından takip edilmesi gerekir.
19. Şirketin geçmiş dönem/lere ilişkin vergi ve SGK borçları mevcutsa hiç vakit geçirmeden yeniden yapılandırmaya gitmesinde fayda vardır.
20. Şirketlerin belli bir dönem (3-6 ay) için zorunlu giderleri karşılamak üzere bir fon tutmaları (buffer) faydalıdır. Ancak, ülkemizde pek çok şirket yüksek enflasyon, çalışma sermayesi baskısı, yüksek finansman maliyetleri ve düşük kârlılık gibi nedenlerden dolayı fon tutmada zorlanmaktadır.
21. Esnek ve hızlı karar almak fevkalade önemlidir. Gecikmiş karar artan maliyet anlamına gelmektedir.
22. Maaşların geciktirilmesi piyasada kolaylıkla iş bulabilecek kritik şirket personelini (AR-GE uzmanı, yazılımcı vb.) kaybetme riskini doğurabilir. Bu duruma sebep olacak davranışlardan kaçınılmalıdır.
23. Şirketin kiraladığı fabrika, depo ve ofisler var ise kira tutarı mal sahipleri ile yeniden müzakere edilebilir.
24. Çalışanlara krizin etkilerini doğru ve şeffaf bir şekilde anlatmak, krizden ancak topyekün bir ekip çalışması ile çıkılabileceğini göstermek faydalı olur.
25. Yönetim ekibi ile haftada en az bir gün düzenli toplantılar yapmak koordinasyon ve motivasyon sağlaması bakımından önemlidir.
Sonuç
Kriz sistematik bir risktir. Ekonomideki tüm birimleri aynı yönde farklı derecede etkileyecektir. Kriz dönemlerinde, belirsizlik ve hızlı değişen koşullar nedeniyle şirketlerin aşağıda belirtilen üç konuya diğer konulardan daha fazla odaklanmaları gerekir. Bunlar;
• etkin bir likidite yönetimi,
• etkin bir risk yönetimi,
• esnek ve hızlı karar alabilmektir.
Amaç sadece krizi atlatıp hayatta kalmak değil, aynı zamanda bu dönemi rekabet avantajı yaratacak şekilde yönetmek olmalıdır.
Yukarıda kısaca bahsettiğimiz tedbirlerin önemli bir kısmı esasen kriz öncesi şirketlerin alması gereken tedbirlerdir. Nakit akışını hesaplayan, stok takip sistemleri (RFID, barkod vb.) ile stok doğruluğunu sağlayan, borç stoğunu sadece kısa vadeli kredilerden oluşturmayan, tek sektöre, tek firmaya bağlı olmayan, gelirlerini çeşitlendiren, verimlilik projelerine odaklanmış, makul bir düzeyde otomasyona gitmiş vb. şirketler kriz dönemlerini diğer şirketlere göre daha kolay atlatabileceklerdir.
