İhracatta Konteyner Sıkıntısı ve Navlun Seviyeleri
Pandemi nedeniyle Çin’in ticaretinin kapanmasının üzerinden 15 ay geçti ve o günden bu yana konteyner lojistiği sürekli olarak aksaklıklarla ve değişen piyasa şartları ile mücadele ediyor.
Çin yeni yılı nedeniyle gerçekleşen kapasite azaltmalarının etkilerini uzatan sefer iptalleri sonrasında ilkbaharda pandeminin global boyutta yayılması, devamında Transpasifik’te oluşan talep artışı ekipman sıkıntısına ve navlun artışlarına sebep oldu. Liman sıkışıklıklarının, hem gemileri hem de ekipmanları küresel dengesinden daha da uzaklaştırdığını gördük. Gemi personellerinin Covid testleri pozitif çıktığında gemiler geçici olarak hizmetten çıkarıldı. Süveyş Kanalı neredeyse bir hafta boyunca bloke oldu. Son olaylardan bir tanesi de Mayıs başında Montreal limanında yaşanan liman çalışanlarının greviydi ve bu liman günde 5000 TEU işleme kapasitesine sahip olduğundan sorunlar zincirine bir halka daha eklenmiş oldu.
Kötü haberleri duyurmak her ne kadar hoş olmasa da ticari kararlar alırken ve planlama yaparken önümüzdeki durumu gerçekçi olarak görmek ve değerlendirmek her zaman daha verimlidir.
Tüm bunların ışığında akıllara gelen sorulardan belki de en önemlisi “bu olumsuz olaylar zinciri bitmeyecek mi?”. İşin aslı, grevler, siyasi sebeplerle limanların kapanması, bozulan gemiler, gemi kazaları, yangınlar gibi olaylar her ne kadar olumsuz durumlar olsa da işin doğasında olan olaylar ve Pandemi etkileri hariç diğer tüm sorunlar konteyner taşımacılığında işin normal akışında her zaman yaşanan olaylardır ve pandemiden önce, bu tip olaylar küresel boyuta ulaşmadan gelip geçerdi. Bu nedenle, sosyal ve ticari hayatımızın normalleşmesinin hayalini kurduğumuz bu günlerde, bu tip “küçük” yıkıcı sorunların global boyutta olmasa da, ticaret yollarında (Transpasifik, asia-europe) etkileri her zaman görülür, ve görülmeye devam edecek.
Bugünden sonra değişecek olan şey, pazarın yapısal olarak yukarı eğimli bir döngüye girmesidir. 2021 – 2024 döneminde talepte %18 artış beklenmesine karşılık gemilerin hurdaya çıkarılmasını da dahil edersek kapasitenin %10 artması bekleniyor. Bu, konteyner pazarında verimlilik açısından olumlu olarak görülen kapasite oranlarına ulaşılmasını sağlayacak olmasına rağmen yukarıda belirttiğimiz, sistemin işleyişinde normal saydığımız “küçük” yıkıcı sorunlara karşı daha az tampon olduğu anlamına geliyor. Bunun sonucunda, bu tip sorunlar yalnızca arz talep dengesinde değil aynı zamanda ticaret yollarında spot navlunlar üzerinde de daha güçlü kısa vadeli etkiye sebep olacak ve bunun ışığında yükleyicilerin tedarik zinciri risklerini tekrardan değerlendirmesi doğru olacaktır.